29 Kasım 2012 Perşembe

Yirmidokuz Kasım

Sigara içmeyi çok seviyorum. Artık bunu kendime itiraf ettim. İlk zamanlar "bırakırım yeaa nolucak" diyordum. 30 yaşına geldiğimde bırakıcam falan!! 30 yaş, böyle hıyarca kararların alınması gereken bir yaş gibi ya hani! Kendine bazı nedenler bulup 30 yaşına kadar tutunabilirsin, yirmili yaşlar öyle bir kıyak yapıyor insana :) Bu hafta sonu hayran olduğum insanla nişanlanıyorum. 30 yaşıma girerken güzel bir okazyonum var. Yazacak çok şey var ama dramatik durmasından çekindiğim için belki evlendiğim güne saklarım diye susuyorum.

21 Kasım 2012 Çarşamba

Yirmibir Kasım

Cumartesi gecelerimizi güzel bir şey için feda ettik. Volkan şu an provada. Ben de 31 Aralık'a kadar yapmak için kendime söz verdiğim şey üzerine yoğunlaştım. Özlemler yarın toplantıya gelecek. Tamam mı devam mı konuşulacak sanırım. Yardırıyoruz.

19 Kasım 2012 Pazartesi

Ondokuz Kasım

Görkem geldi, az önce gitti. Biraz fotoğraf göstermek için uğramıştı. Hazırladığı mood board'u ve Ima'yı anlattı. Daha iyi görünüyor ve bundan baya memnunum. Bu akşam Woolgathering'i bitirmek için iyi bir gece gibi gelmişti bana ama o gece bu gece değil galiba.

18 Kasım 2012 Pazar

Onsekiz Kasım

Bu hafta sonundan hiç bişey anlamadım. Neredeyse evden çalışacaktım ki Cuma günü bilgisayarımı ofiste unutmamla birlikte aklımın karışık olması ilk defa isabetli oldu. Ama kaçış yok gelecek hafta sonu bir facia olacak. Diğer yanda büyük gün için bugün İstinye park'ı talan ettik ama kıyafet falan bulamadık. Durumun vahametini anlayınca, devreye girl power'ın girmesi gerektiğine inandık. Sanırım Merkür sürekli sopasıyla dürtüyor. Bir haftaya daha dünyayı kurtarmak amacıyla başlanmasına karar verildi.

12 Kasım 2012 Pazartesi

Oniki Kasım

Haftasonu Yo La Tengo'ya gittik. Garajistanbul konser için çok iyi mekan. Babylon gibi koyun misali seni bi yere tıkmıyorlar. İksv de nispeten daha insaflı bilet fiyatları için. Georgia'ya bayıldım. O gece hasta olur gibi oldum. Ertesi gün boğazımda beze gibi bişey çıktı. Volkan beni doktora götürmek için ısrar etti ve gece acile gittik. Boğazımdaki beze troid bezi üzerindeki bir kistmiş. Bazı tetkikleri yapmak için bekleyeceğiz. İnsan bu da nereden çıktı diyor ister istemez. Biraz gülüp mutlu olunca arkasından hep kötü bir şey geliyor. Çok can sıkıcı bir durum. Bob Marley demiş ki; Dont worry about a thing cause every little thing gonna be allright.

8 Kasım 2012 Perşembe

Sekiz Kasım

Dün gece Bates'in partisine gittik. Deli gibi yağmur ve Gs'ın maçına rağmen yine de fena kalabalık olmadı. Sangria ve bolca sigara içtim. Sonra Mert'e gittik ve Boris'i bir kaç gün bizde kalması için aldık. Sabaha kadar Boris ile ilgili eğitim verdi bize Mert. Bence Boris dünyanın en masum varlığı. Ayakkabın ağzındaysa ve Boris ile mücadeleye girdiysen yapman gereken şey kraker vermek. Bu kadar basit olması bayeaa iyi :)

6 Kasım 2012 Salı

Altı Kasım

Bazı insanların bazı eski fotoğraflarına bakıyorum. Bu tarihlerde babam yaşıyormuş, muhtemelen ya işe gidiyordu ya da maç izliyordu diye düşünüyorum.

5 Kasım 2012 Pazartesi

Beş Kasım

Bugün, tirbüşonlar pikniğe gittiği için kafam biraz rahattı (şifreli konuşuyorum) Kendime bir tane manikür makası aldım ama beceremedim. Ben değişik alternatifleri deneyip başarıya ulaşabilen biri değilim sanırım o yüzden düz yoldan gitmek en mantıklısı. Mecburen manikürcü kızın sohbetiyle ilgileniyormuş gibi yapacağım. Suede'in The man who sold the world coverına rastladım. Sene 95 imiş ve de dünya ne güzel müzikler gördü. Yarın merkür başlıyo. Dertlere çarpı on.